Site icon Körfez Gündem

‘Kısıtlı sulama koşullarında tarımsal üretkenliği sürdürülebilirlik mümkün’

kisitli sulama kosullarinda tarimsal uretkenl 18957452 amp


EGE Üniversitesi’nden (EÜ) Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Kayıkçıoğlu, kontrolsüz su kullanımı, yağışların azalması ve küresel ısınmanın bitkisel üretimi olumsuz etkilediğini belirtip, “Susuz koşullarda Ege Bölgesi’nde buğday, arpa, kışlık dönemde baklagil yetiştirilebiliyor. Suyun azaldığı koşullarda etkili sulama yöntemlerini uygulayarak verimi korumayı sağlıyoruz. Kısıtlı sulama koşullarında da tarımsal üretkenliği sürdürebilmek mümkün” dedi.

Yetersiz yağışlar, kuraklık ve kontrolsüz su kullanımı tarımsal üretimi tehdit ediyor. Bu durum gıda güvenliği ve sürdürülebilir tarım için ciddi sorunlara yol açıyor. Son 15 yılda Ege Bölgesi’nde yüzde 15’e varan yağış azalmaları meydana geldiğini belirten EÜ Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Kayıkçıoğlu, “2025 Mart’ta yüzde 79’a varan yağış azlığı oluştu. Yağış azlığı suyun en fazla kullanıldığı sektörlerin başına gelen tarımı oldukça derinden etkiliyor. Akiferlerin kontrolsüz sulama amacıyla kullanılması da yer altı su kaynaklarını azalıyor. Küresel ısınma, Akdeniz ikliminin etkisi altındaki bölgelerde çok daha şiddetli ortaya çıkıyor. Sıcaklıktaki 1 santigrat derecelik artış yağışlarda yüzde 4’lük bir azalmaya tekabül ediyor. Dolayısıyla hem kontrolsüz su kullanımı hem yağışların azalması, küresel ısınmayla buluştuğu anda bitkisel üretimi ciddi şekilde etkiliyor. Suyun eksik olması fotosentez düşüklüğüne, bu da bitkilerde verim azlığına sebebiyet veriyor. Tarımsal sürdürülebilirlikle ilgili güncel perspektifi kabul etmemiz lazım. Çünkü bunun geçici, dönemsel olduğunu ifade etmek gelecek için planlamada daha geç kalmamıza sebebiyet verecek” diye konuştu.

‘RİSKİ YÖNETMEK GEREKİYOR’

Kurak koşullarda sürdürülebilir gıda üretimi için arzı artırmak, talebi azaltmak ve riski yönetmek gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Kayıkçıoğlu, “Arzı, depolama ve geri dönüşüm mekanizmalarını devreye alarak artırabiliriz. İleri derecede arıtılmış atık suların tarımda kullanımı, yağmur suyu hasadı arzı artırmak anlamında önemli bir potansiyel sunuyor. Talebi azaltmakla ilgili tarımda kuraklığa ve susuzluğa dayanıklı bitki türlerinin kullanılması, sulama yöntemlerinde kontrolsüz ya da vahşi sulama yerine bitkinin ihtiyacı olduğu dönemde suyu vermeyi akıllı tarım teknolojileriyle birleştirmekte fayda var. Riski yönetmek kısmında ise Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) gibi tarım sigortalarının devreye alınması, su kaynaklarının bulunmasında ya da sulamayla ilgili enerji çözümlerinde kooperatif seçeneklerinin ortaya alınması, üreticilerimizin tarımsal sürdürülebilirlikteki dirençlerini arttırmak için ortak pazar bulunması gibi kısımları değerlendirebiliriz” dedi.

‘EKSTRA SULAMA FAALİYETİNİN OLMADIĞI METOT’

Susuz ve kuru tarımın tamamen su olmadan yapılan bir tarımsal metot olmadığını söyleyen Prof. Dr. Kayıkçıoğlu, “Kuru ya da susuz tarım, kış ve bahar yağışlarıyla yetiştirilen, üreticilerin ekstra sulama faaliyetinde bulunmadığı tarımsal metot. Susuz koşullarda Ege Bölgesi’nde buğday, arpa, kışlık dönemde baklagil yetiştirilebiliyor. Suyun azaldığı koşullarda etkili sulama yöntemlerini uygulayarak verimi korumayı sağlıyoruz. Örneğin zeytin gibi bitkilerde özellikle çiçeklenme, meyve tutma döneminde yapılacak destek sulamaları ile bitkilerde verim kaybını önleyebiliyoruz. Geçtiğimiz dönemde yaptığımız proje kapsamında, toprakta nemi tutabilecek materyallerle nemi tutup, kısıtlı sulama koşullarında yüzde 30 daha az su vererek, domateste verim ve kalite kaybına rastlamadan üretim sezonunu tamamladık. Kısıtlı sulama koşullarında da tarımsal üretkenliği sürdürebilmek mümkün” açıklamalarında bulundu.

‘KURAKLIKTA EN ÖNEMLİ YÖNETİM, TOPRAK NEMİNİN KORUNMASI’

Kurak koşullarda gıda üretiminin kesintisiz devam etmek zorunda olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kayıkçıoğlu, “Gıdadaki sürdürülebilirliği sağlamak, üreticilerimizin de gıda üretimini terk etmemelerini sağlayabilmek için yapmamız gerekenlerin başında sulama sistemlerini modernize etmek geliyor. Suyun kontrolsüz koşullarda kullanılmasının önüne geçmemiz gerekiyor. Damlama sulama, sensör teknolojileri bunların başında geliyor. Günümüzde insanların tüketmesi için üretilen gıdanın yüzde 95’i topraklar aracılığıyla oluyor. Dolayısıyla toprak yönetim uygulamalarına ihtiyaç var. Bunların başında da toprak yüzeyinin örtülü kalması, toprak yüzeyinden nemin kaybolmasının önlenebilmesi gerekiyor” dedi.

‘TOPRAK İŞLEME YÖNTEMİNİ DEĞİŞTİRMEK SON DERECE ÖNEMLİ’

Prof. Dr. Kayıkçıoğlu, “Toprağın yüzeyinde bitkili bir örtü ya da ‘malç’ dediğimiz ölü bitki dokularında oluşan bir sistem varsa yağmur damlalarının kinetik enerjisini sönümlüyor ve toprağın içerisine giriyor. Kuraklıkta en önemli yönetim, toprak neminin korunması. Toprak neminin korunması için malçlama ya da yüzey örtücü bitkiler kullanılması son derece önemli. Ayrıca toprağı organik maddeyle zenginleştirmemiz lazım. Toprakta organik maddeyi yüzde 1 arttırırsak dekara yirmi 20 ton suyu yakalamış oluruz. Toprağı işlemeyle verimlilik bağdaştırılıyor ama artık bu düşünceyi terk etmemiz gerekiyor. Toprak işlemeyi azaltmak ve toprak işleme yöntemini değiştirmek son derece önemli. Toprağı ne kadar işlersek, buharlaşmayı o kadar arttırmış oluyoruz” diye konuştu.

Exit mobile version